Zaman Tanrısına Hükmetmek – Kâr olgusuna farklı bir bakış

Eski Yunan mitolojisinde spor, sağlık vb. hayatın temel konularından sorumlu tanrıların yanısıra zamandan sorumlu tanrı olan “Kronos”un ortaya çıkması çok tesadüfi olmasa gerek. Zaman, iş dünyasında emek x saat olarak ortaya çıkarken, kendi karşılığını da ücret olarak bulur. İndirgeyici bir mantıkla da aslında karşılığını ödediğimiz her şeyin net olarak o ürün ya da hizmet üzerine eklenen “emek x saat” olduğunu söyleyebiliriz. İnsanlar doğayı emeklerini kullanarak dönüştürürler, ortaya koyduklarını hammadde, yarı mamül ya da bitmiş ürün olarak kendi pazarlarında satarlar.

İşletmenin elde ettiği kârı indirgeyici bir mantıkla anlamaya çalışalım. İşletmenin elde ettiğin kârın karşılığı olan para ile farklı mal ve hizmetler alınabilir. Bu da aslında emek süreci sonunda oluşan artı değerin pazardaki şartlarda bulduğu maddi karşılıktır. Yani pazardaki alışveriş sürecimiz sonucunda aslında ürettiğimiz emek x saati takas ederiz.

Peki pazardaki fiyatı nasıl belirleriz? Yani bir anlamda emek x saat takasında esas aldığımız kriterler nedir? Ürünümüzün üzerine belli bir yüzde değer koyup pazarda satarsak nasıl bir sonuç alırız? Bu şekilde bir beklenti ile belirlediğimiz satış fiyatı pazardakinden az, ya da daha fazla olabilir. Her iki durumda da “% oran” olarak belirlenen satış fiyatı mantığı yanlış sonuçlar doğurur. Esas itibari ile fiyatı belirleyen pazardaki arz ve talebin denge noktasıdır. Oran koyarak belirlediğimiz fiyat ise denge noktasının altında ya da üstünde olabilir. İlkinde kâr fırsatını kaçırabiliriz, diğerinde de pazarı rakip ürüne kaptırırız. Şu anda pazarda hangi şartların içinde olduğumuz mutlaka önemli bir tespittir. Ancak esas mesele şu an değil, gelecektir. Pazarda satış lideri ve maliyette lider olabiliriz ama bu durumun sürekli olacağının garantisini kimse veremez. Rekabetçi olmamızın ve kârımızı arttırmanın yegane koşullarından biri maliyetlerimizi azaltmaktır.

İşte modern Japon yönetim sistemlerinin üzerinde en çok durduğu ve kavranması gereken nokta da budur. Kârın yükseltilebilmesi için maliyetin azaltılmasından başka çare yoktur. Biz rekabetçi olmadığımız takdirde pazarda payımızı rakibe kaptırırız. Pazarlama ve satış artışını uzmanlarına bırakıp kendi uzmanlık alanımıza dönelim.

Maliyetlerimiz nedir? Üretim, nakliye, satış, pazarlama vb. karşılığını para ile kasamızdan ödediğimiz karşılıktır. Peki maliyet kazanımı çalışmalarına nereden ve nasıl başlamalıyız? Nasıl bir strateji izlemeliyiz? Asıl ihtiyaçlarımızı nasıl belirleriz? İşte bütün bu soruların yanıtlarına ulaşabilmek için konuya doğru bir metodoloji ile yaklaşmak gerekiyor. TPS / Yalın Üretim Sistemleri satıştan tedarikçiye kadar olan bütün yatay süreçleri bir arada ele alarak geliştirmeler önermektedir.